Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) ve Diyet

Diyet ve diyet takviyeleri DEHB’li çocukların tedavisinde tartışmalı olsa da, son zamanlarda tamamlayıcı tedavi isteyen ailelerin ve doktorların ilgisini çekmektedir. Önerilen diyet tedavileri; şeker sınırlandırılması, Feingold diyeti, oligoantijenik besinler, megavitaminler ve aynı zamanda çoklu doymamış yağ asidi takviyelerini içerir. Çoklu doymamış yağ asidi takviyeleri ya da omega 3, DEHB diyet tedavisinde son zamanlarda olumlu rapor almıştır.

Omega 3 ve 6 Yağ Asidi Takviyeleri

DEHB’li çocukların plazma ve kan hücrelerinde düşük düzeyde uzun zincirli çoklu doymamış yağ asitleri gözlenmiştir. DEHB hastalarında temel yağ asitlerinin uzun zincirli çoklu doymamış yağ asitlerine dönüşümünde azalma olmasından ötürü, uzun zincirli çoklu doymamış yağ asitleri takviyelerinin DEHB’li çocukların tedavisinde ve öğrenme problemlerinde kullanılabileceğini düşündürmektedir.

Richardson ve arkadaşları omega 3 ve omega 6 diyet takviyelerini kullanarak gelişimsel koordinasyon bozukluğu ve DEHB’li çocuklarda yaptıkları çalışmada, çocuklarda okumada beklenilenden 3 kat ve hecelemede beklenilenden 2 kat daha fazla gelişme ve DEHB semptomlarında azalma gözlemlemişlerdir. Ancak, uzun zincirli çoklu doymamış yağ asitleri ve DEHB arasında bağlantı olmasına rağmen, omega 3 ve omega 6 takviyelerinin DEHB üzerinde nasıl bir etkisi olduğu açık değildir [1].

Feingold Diyeti

Çocukların yüzde 65’i ile yüzde 89’u, 100 mg yapay gıda boyalarına hassasiyet göstermektedir. Çocukların bazı katkı maddelerine duyarlılık göstermesi, katkısız diyetin, gıda antijenleri, allerjenler ya da gıda boyalarına karşı duyarlılık gösteren çocuklar için uygun olabileceğini düşündürmektedir. Feingold diyetine göre, elma, üzüm, et, sosis ya da yapay aromalar ve renklendiriciler içeren soğuk içeceklerden kaçınılmalıdır. Kırmızı ve turuncu sentetik boyalar, ve koruyucu maddeler çocuklar için tehlike arz etmektedir. Bu diyete uymak isteyen aileler, hekim ve diyetisyen yardımıyla yiyecek ve içecekleri çocukları için seçmelidir. Hiperaktif çocuklarda DEHB ile ilgili semptomlarda, Feingold diyetiyle yüzde 50’den fazla iyileşme gözlenmiştir. Çocukların bu tür katkı maddelerine olumsuz yanıt vermelerinden ötürü, boya ve koruyucu içeren besinlerden uzak durmaları, yararına olacaktır [2].

Oligoantijenik Diyet

Oligoantijenik diyet, duyarlılık yaratan besin antijenlerini ve allerjenlerini diyetten uzaklaştırır. Allerjenik olarak bilinen besinlerden bazıları, inek sütü, peynir, tahıllar, yumurta, çikolata, fındık ve narenciyelerdir. Besinlere allerjik reaktiviteyi gösteren deri testleri güvenilir olmayabilir, bu yüzden oligoantijenik diyette spesifik besinlere duyarlılık için testler yapılabilir. Oligoantijenik diyetin DEHB’li çocuklarda etkin olduğu kanıtlanmıştır. 36 erkek ve 4 kızdan oluşan 40 kişilik DEHB’li test grubunda, oligoantijenik diyet sonucu, çocukların yüzde 62’sinde davranışlarda olumlu gelişme ve yüzde 25’inde aile ve öğretmenlerin çocukları olumlu değerlendirilmesi gözlemlenmiştir [3].

Şeker, Aspartam ve DEHB

DEHB’li çocukların aileleri, sıklıkla çocuklarında şeker yedikten ya da diyet soda içtikten sonra hiperaktivitede kötüleşme bildirmişlerdir. Okul öncesi 2 yaş ile 6 yaşındaki çocuklarda günlük şeker alımı ve toplam şeker tüketimi sonucu saldırganlık davranışlarının süresinde artma gözlemlenmiştir [4]. Dikkatsizlik, şeker alımından sonra artmış, ama aspartam ve sakkarinlerde gözlemlenmemiştir. Reaktif hipoglisemi, çocuklarda şekerle artmış kognitif bozulma ve dikkatsizliğin alternatif açıklaması olarak düşünülebilir. Yetişkinlerle karşılaştırıldında, çocuklar hipogliseminin kognitif fonksiyon üzerine etkilerine daha yatkındırlar. İnsüline bağımlı diyabeti olan yetişkinlerle yapılan testlerde orta düzeyde hipoglisemi kognitif fonksiyonlarda anlamlı ölçüde düşüşe yol açmıştır. Bu bireylerde beynin dikkat kontrolü ile ilgili bölgesi olan frontal kortekste, beynin diğer bölgelerine göre daha yüksek aktivite gözlemlenmiştir.

Çocuklarda kan şekeri düşüklüğü, beynin serebral korteks adlı bölgesindeki normal elektriksel aktivitede bozulmaya yol açmıştır. Ailelere önerilen tavsiyeler arasında çocukların şekerle beslenmesini sınırlamak DEHB bulgularını azaltmaya yardımcı olabilmektedir.

Demir Eksikliği ve DEHB

Demir eksikliği bir çok nörolojik hastalıkla ilişkilendirilmiştir. Yapılan çalışmalarda, DEHB’li çocuklarda, demiri dokularda depolayan ferritin proteinin serum düzeyinde az olduğu gözlenmiştir. Demir takviyesinin DEHB’li çocuklarda davranışta gelişmeye yol açtığı bilinmektedir. Serumda düşük ferritin düzeyleri, DEHB’li çocuklarda dikkatsizlik, hiperaktivite ve dürtüsellikte artışa sebebiyet vermiştir. Serum ferritin düzeyleri ve demir takviyesinin DEHB ile ilişkisi konusunda ek çalışmalara ihtiyaç vardır.

Çinko Eksikliği ve DEHB

Daha önce yayınlanmış çalışmalarda, DEHB’li çocuklarda serumda, saçta, tırnaklarda kırmızı kan hücrelerinde düşük düzeylerde çinko saptanmıştır. Çinko takviyelerinin hiperaktiviteyle birlikte kullanılan d-amfetamin etken maddeli ilaçtan alınan yararı artırdığı bilinmektedir.

DEHB’de Sağlıklı Diyet ve Öneriler

Howard ve arkadaşlarının çalışmasına göre DEHB’li çocuklarda iki tip diyet belirtilmiştir. Bunlar batı tipi diyet ve sağlıklı diyettir. Batı tipi diyet modelinde DEHB tanısı konulmuş çocuklarda yüksek oranda doymuş yağ, rafine şeker ve sodyum içeren besinlerin alınımı ve omega 3 yağ asitleri, lif ve folat alınımında azalma gözlemlenmiştir. Sağlıklı tip diyet modelinde ise, balık, sebze, meyve ve tam tahıllı yiyeceklerle beslenme gözlemlenmektedir. Dolayısıyla sağlıklı tip diyetle beslenmek, DEHB’nin tedavisini kolaylaştıracak ve ilaçlara olan bağımlılığı azaltacaktır [5].

DEHB ve FİZİKSEL AKTİVİTE

Egzersizin ve fiziksel aktivitenin, psikolojik fonksiyon ve akıl sağlığında faydalı etkileri bilinmektedir. Beynin dikkati sürdürmede önemli olan prefrontal korteks bölgesinde nörokimyasal ve nöroanatomik değişiklikler DEHB’li bireylerde gözlemlenmiştir. Prefrontal korteksteki dopamin düzeylerindeki değişim beyinde çalışma belleğini etkileyerek DEHB’li bireylerde özellikle dikkatle ilgili bilişsel bozukluklara yol açmaktadır. Bunun yanında nöröepinefrin adlı bileşen de çalışma belleği ve dikkat üzerinde etkilidir. Prefrontal kortekste düşük düzeylerde nöroepinefrin DEHB’nin gelişmesinde rol oynamaktadır. Dopamin ve nöroepinefrin gibi katekolamin grubuna ait bileşenlerin agonistleri kullanılarak DEHB, ilaçlar yardımıyla tedavi edilmeye çalışılmaktadır. Bir çok çalışmada, DEHB’nin tedavisinde kullanılan uyarıcı ilaçların davranış semptomları, bilişsel ve akademik performans üzerine yaygın pozitif etkileri kanıtlanmıştır. Ancak kullanılan uyarıcı ilaçların yan etkileri düşünüldüğünde, alternatif ve yardımcı müdehalelere ihtiyaç duyulduğu görülmektedir.

DEHB ve Egzersiz Tedavisi

Egzersizin fiziksel, bilişsel ve duygusal etkileri düşünüldüğünde, fiziksel egzersiz nöroepinefrin, dopamin ve seratonin adlı hormonların beynin prefrontal kortekss ve hpokampüs bölgelerinde artmasını sağlayarak, bilişsel fonksiyonu ve ruh halini düzenlemektedir. Mesela, dopamin artışı dikkati, odaklanmayı ve öğrenmeyi artırmaktadır. Bu yüzden, uyarıcı ilaçlara benzer mekanizmayla, egzersizin fizyolojik etkilerinin katekolaminler gibi bilişsel fonksiyona ve ruh haline uygun olarak beyinde bilgi işleme olaylarında rol oynadığını görüyoruz. Egzersiz sayesinde seratonin düzeylerinde artış, agresif ve hiperaktif davranışları kontrol ederek, uykuyu ve ruh halini etkilemektedir.

Fiziksel egzersiz DEHB’de, şu anki ilaç tedavisine tamamlayıcı tedavi olarak kullanılabilir. DEHB’li çocuklarda sıklıkla çalışma belleğinde, hedefe yönelik aktivitede ve duygusal düzenlemede zayıflama gözlenmektedir. Egzersizle bu problem alanlarında gelişme gözlemlenmiştir. Fiziksel aktivitenin fizyolojik etkileri DEHB hedefli uyarıcı ilaçlarla aynı katekolaminerjik sistemleri etkiledği için, egzersiz DEHB’de semptomları düzenlemede kullanılabilir. Verret ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada, on haftalık fiziksel aktivite programı kullanılarak, haftada üç gün kırk beş dakikalık periyotlarla orta dereceden şiddetli dereceye kadar yapılan egzersizlerde, DEHB’li çocukların dikkat, düşünce ve sosyal davranışlarında gelişme kaydedilmiştir [6]. Mahar ve arkadaşlarının yaptığı başka bir çalışmada ise, ilkokul öğrencilerinde, dersten otuz dakika önce ve otuz dakika sonra on dakikalık mola olarak yapılan fiziksel aktivitenin, öğrencilerin sınıftaki davranışlarında fiziksel aktiviteye katılmayanlara oranla olumlu yönde gelişme gösterdikleri bulunmuştur [7].

Egzersizin DEHB üzerine etkilerini inceleyen başka araştırmalarda da, düzenli egzersiz programına katılan DEHB’li çocukların davranışlarında, egzersiz programına katılmayanlara göre gelişmeler gözlemlemiştir. Fiziksel egzersiz aynı zamanda DEHB’li çocuklarda bilişsel performans üzerine de olumlu etkiler göstermiştir. Literatürde bir çok araştırma fiziksel aktivitenin okul çağındaki çocukların DEHB ile ilgili davranış semptomlarında olumlu gelişmelere yol açtığını kanıtlamıştır. Bu sonuçlara bakıldığında, fiziksel aktivite, ilaç tedavisine etkili bir takviye olarak düşünülebilir. Fiziksel aktivite, ilaç tedavisine yanıt vermeyen ya da alternative tedavi arayan bireyler için de kullanılabilir. Bu yüzden, fiziksel aktivite DEHB semptomlarının düzenlenmesinde ve akademik başarı sağlanmasında aileler, öğretmenler ve tıbbi profesyoneller tarafından kullanılabilecek alternatif tedavi yöntemidir.

DEHB ve UYKU BİLMECESİ

DEHB’li çocuklarda uyku problemleri ile ilgili şikayetler daha önceki çalışmalarda raporlanmıştır. Genellikle, hiperkinetik ailelerin çocuklarında uyku ile ilgili problemler gözlenebilmektedir. Uykuya başlama ya da uykuyu sürdürme gibi uyku problemleri klinik olarak yüzde yirmi beş ile yüzde elli arasında DEHB’li çocuk ve yetişkinlerde bildirilmiştir [8]. Uzayan uyku süresinde başlayan gecikme, klinik olarak uyumada zorluk, huzursuz ya da bölük uyku süreçleri özellikle DEHB’li çocuklarda problem teşkil edebilmektedir. Sonuç olarak, kısalmış uyku süreleri, yetersiz uyku ve aynı zamanda uyku veriminde azalma gözlenmektedir. Klinik gözlemler ve laboratuvar çalışmalarında, yetersiz ve zayıf uykunun davranışlarda düzensizlik yarattığı ve çocukların perifrontal kortekslerindeki dikkat ve çalışma belleği gibi bilişsel fonksiyonlarını etkilediği bilinmektedir. Bu yüzden uyku problemlerinin DEHB semptomlarını şiddetlendirebileceği ya da ya da taklit edebileceğini göz ardı etmemek gerekir. Bu açıdan DEHB’li çocuklardaki uyku problemleri sadece DEHB semptomlarına direk olarak olumsuz etki etmediği gibi aynı zamanda, klinisyenlerin etkili tedavi stratejisi geliştirmesini de önlemektedir.

Kaynaklar

1. Richardson, A.J. and P. Montgomery, The Oxford-Durham study: a randomized, controlled trial of dietary supplementation with fatty acids in children with developmental coordination disorder. Pediatrics, 2005. 115(5): p. 1360-1366.

2. Feingold, B.F., Why your child is hyperactive. 1975: Random House Incorporated.

3. Pelsser, L.M., et al., Effects of a restricted elimination diet on the behaviour of children with attention-deficit hyperactivity disorder (INCA study): a randomised controlled trial. The Lancet, 2011. 377(9764): p. 494-503.

4. Kruesi, M.J., et al., Effects of sugar and aspartame on aggression and activity in children. The American journal of psychiatry, 1987.

5. Howard, A.L., et al., ADHD is associated with a “Western” dietary pattern in adolescents. Journal of Attention Disorders, 2011. 15(5): p. 403-411.

6. Verret, C., et al., A physical activity program improves behaviour and cognitive functions in children with ADHD: An exploratory study. Journal of Attention Disorders, 2010.

7. Mahar, M.T., et al., Effects of a classroom-based program on physical activity and on-task behavior. Medicine and science in sports and exercise, 2006. 38(12): p. 2086.

8. Corkum, P., R. Tannock, and H. Moldofsky, Sleep Disturbances in Children With Attention‐Deficit/Hyperactivity Disorder. Journal of the American Academy of Child & Adolescent Psychiatry, 1998. 37(6): p. 637-646.

Caglar Cil hakkında
Türkiye'nin kendimce en güzel şehirlerinden birinde, Denizli'de, dünyaya geldim. Liseyi Denizli Anadolu Lisesi'nde okudum. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE) Moleküler Biyoloji ve Genetik mezunuyum. Glasgow Üniversitesi'nde İmmunoloji ve Enflamatuvar Hastalıklar üzerine yüksek lisansımı burslu olarak yaptım. Lisans hayatım boyunca Lodz Üniversitesi, Göteborg Üniversitesi ve Toronto Üniversitesi'nde araştırmalara katıldım. Bu çalışmalar sonucunda Cardiovascular Research ve Journal of Dental Research'te yayınlanan çalışmalarımız var. Öykü yazmayı seviyorum. Öykü Fanzin'de yayınlanan öyküm ve İYTE'de almış olduğum bir "birincilik" bir de "ikincilik" ödülüm var. Almanca öğreniyorum, İngilizce konuşabiliyorum, keman çalmayı öğreniyorum. Amacım Türkiye okuyucusuna bilimi sevdirmek, zaman buldukça eğlencesine bilimsel haberleri paylaşmak.

1 Comment

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*