Bilinçaltı Mesajlar ve Psikolojik Algı
İnsan zihninin en önemli öğelerini oluşturan bilinç ve bilinçaltının gizemi çözüldükten sonra bir çok şirket bilinçaltı zihnin farkında olmadan depoladığı resim, ses ve görüntü gibi öğeleri tüketimi artırmak amacıyla reklamlarında kullanmıştır. Ancak bu sadece satışla sınırlı kalmayıp, küçük çocukların zihnine kazınan cinsel içerikli mesaj ve propagandalarla da toplumsal ve manevi değerler yıpratılmakta, toplumlar istenilen şekilde yönlendirilmektedir. Bu çalışmada, sinemada ve reklamlarda kullanılan 25. Kare ve diğer bilinçaltı mesaj tekniklerinin örneklendirilmesi, analizi ve tartışması yapılmıştır.
Giriş
Bilinç kişinin kendisini, çevresini ve yaşadığı dünyayı farkındalıkla algılaması ve anlamasıdır. Bilinçaltı ise insanın varlığı boyunca çevredeki görüntü, ses ya da mesaj gibi uyaranları farkındalık olmadan duygusal ve dürtüsel bir şekilde zihnimize kaydedilmesidir. İnsanların çevrede olup biten olayları farkında olup ya da farkında olmadan algılaması ve zihninde işlemesi, bilim ve teknolojideki gelişmelerle beraber artmaktadır. İnternet, filmler, televizyon programları, bilgisayar oyunları ya da medyaya maruz bırakılan zihinler bir şekilde bilinçaltına gönderilen mesajları işlemekte ve bu komutlar beyni yönlendirerek farklı amaçlar için kullanılmaktadır. Bu mesajlar genel anlamda bilinçaltını olumsuz etkiler ve şirketlerin insanları tüketime yönlendirmesine yardımcı olarak, pazarda satışı artırmak için kullanılır.
Bu anlamda bireyin ana rahminde başlayan ve ölümüyle son bulan uyarımları farkındalıkla işleme süreci olan bilinç, kavramları algılamayı sağlayan beyindeki işlevsel süreçtir. Bilinçaltı ise insanın en zayıf olduğu farkındalık durumudur ve temel fark bilincimizi etkileyen ancak farkındalığına varmadığımız işlevsel süreçtir (Sağlam, 1997). Bilinç ile bilinçaltının etkileşimi “Bilinçaltı Zihnin Gücü” adlı kitapta şu şekilde tartişılmıştır: Fikirlerin iyi ya da kötü olup olmamasını aynı şekilde yorumlayan bilinçaltı, bilincimizde kabul ettiğimiz duyguları ya da olguları bilinçaltının da kabul ettiğini varsayarak bu şekilde tepki verir. Dolayısıyla, bilinçli olarak düşündüğümüz düşünce bilinçaltı zihinden aldığı yanıta göre tepki oluşturur (Murphy, 2012). Sonuçta, bireyin öğrendiği olayların hepsi bilinçaltında başlar ve davranışlarımızın çoğunu kontrol eden bilinçaltı zihnimizdir. Bu çalışmada, 25. Kare tekniği kullanılarak verilen bilinçaltı mesajlar analiz edilerek, bu teknikle nasıl reklam ve sinemada psikolojik algı oluşturulduğu tartışılacaktır.
Bilinçaltı mesajlar, 25. Kare ve Ürün Yerleştirme
Bilinaçtı mesajlar, insanları ya da toplumları etkilemek amacıyla kullanılan ve insanlara kişilerin kendi isteklerini kabul ettirme arzusu taşıyan tekniklerdir. Bilinçaltı mesajların insanlara iletilmesi için yapılan bilimsel çalışmalar, insanların psikolojik ve nörolojik yapıları göz önünde bulundurularak, gözün görmediği ancak beynin bilinçaltı zihne kaydettiği mesajlarla ilgili fikirleri insanların zihnine işlemeyi amaçlar. İnsan beyni, herhangi bir görüntüye baktığında bir saniyede 24 kare algılar. 25. kareye yerleştirilebilecek herhangi bir görüntü, insan beyni tarafından algılanamaz, ancak bilinçaltı zihin bu görüntüyü farkında olmadan depolar. Yayın organları, bu karelerin üzerine kare yerleştirme tekniğini kullanarak, istedikleri mesajı insan zihnine iletmiş olurlar. 25. kare tekniği kullanılmasının temel amaçlarından biri ürünün satılmasını kolaylaştırmaktır. Ancak, toplumun değer yargılarını değiştirmek amacıyla da küçük yaşlardan itibaren küçük çocukların zihnine 25. Kare tekniğiyle telkinler gönderilmektedir.
Figürde (A ve B), New Jersey’de bir sinema salonunda 45,000 insana altı hafta boyunca filmlere, “Aç mısın?, mısır ye ya da kola iç” mesajları takistoskop yardımıyla mesaj olarak yerleştirilmiştir. Yerleştirilen saklı mesajlar sayesinde mısır satışlarında yüzde 57.5 ve kola satışlarında yüzde 18.1 oranında artış olmuştur. Filmde 24. Kareden sonraki 25. Kareye yerleştirilen bu bilinçaltı mesajlar sayesinde insan zihninin bilinçaltı zihni algılayabileceği ve bu sayede belirli ürünlerin satışı artırılmıştır. İnsan zihni gördüğü her şeyi depolamaktadır. Bu sayede, belirli ürünlerin satışı sağlanarak şirketler karlar elde edebilmektedir.
Figür C’de TURKCELL telekomükasyon firmasının, 2011’de numara transferine geçen Türkiye’de çocukları (Cellocanlar) kullandığı reklam filminde, Cellocanlar numaraları TURKCELL merkezine taşıyorlar. Reklamdaki kareler yavaş hareketle izlendiğinde rakip firmalardan AVEA’ya ait olan 5,0 ve 6 rakamlarıyla en sonda Vodafone’a ait olan 5,4 ve 7 rakamları göze çarpmaktadır. TURKCELL, pazarda kareleri kullanarak bilinçaltı mesajla bireylerin numaralarının TURKCELL’e taşınmasını sağlamıştır (Kırdar, 2012).
Bilinçaltı mesajlar sadece 25. Kare tekniğiyle yapılmamaktadır. Ona çok benzeyen ürün yerleştirme tekniğini Yüzüklerin Efendisi filminden alınmış Figur E’de görmekteyiz. Figür E’de 25. Kare tekniği yerine ürün yerleştirerek Coca Cola adlı firmanın kola satışını artırması için bilinçli bir şekilde kullanılmıştır. Markanın amblemi resimde açıkça görülmektedir (Kırdar, 2012). Figur D’de ise masum Walt Disney sinema filmi olan Aslan Kral’da SEX kelimesi açıkça idrak edilmektedir.
25. Kare tekniği etik olmadığı gerekçesiyle başta ABD olmak üzere birçok ülkede yasaklandıktan sonra, özellikle filmlere ve reklamlara yerleştirilmiş dikkat çeken ve tüketimi artıran, küçük çocuklara çok erken yaşlarda izlettirilen çizgi filmlerde dahi bireyler cinsel içerikli mesajlara maruz bırakılmıştır.
Mickey Mouse çizgi filmini gösteren Figür F ve çoğumuzun sinemada izlediği ilk film olan Aslan Kral filminden afişi gösteren Figür G, bu cinsel içerikli mesajların bireylerin zihinlerine nasıl işletildiğini göstermektedir. Bu etik olmayan ve küçük yaşta çocukların maruz bırakıldığı cinsel içerikli mesajlar bireyleri ve toplumları olumsuz etkilemektedir. Bu yüzden bir çok ülkede bu tür reklamlar yasaklanıp, bireylerin iletişimi yasalarla güvence altına alınmıştır.
Freud’un öne sürdüğü psikoanalitik teoriye göre, bilinçaltımızda şekillenen bilinçsiz duyguların, bilinçaltı mesajlar kullanılarak nasıl açığa çıkarılabileceği bir çok deneyle kanıtlanmıştır. Birbirini takip eden on altı deneyde, Silverman ve arkadaşları, denek gruplarına “Anneyi yok et” adlı cümleyi takitoskop yardımıyla sunmuşlardır. Aynı zamanda depresif kontrol gruplarına da “İnsanları Düşünmek” adlı cümle sunulmuştur. Deneyin sonuçlarına göre bireysel depresyon oranları en fazla denek gruplarında gözlemlenmiştir. Deneyin daha sonra şizofrenler, kekemeler, eşcinseller ve depresiflerle test edilmesi sırasında, Silverman ve arkadaşları anlamlı sonuçları sadece kendi durumuna özgü durumları olan bireylerde gözlemlemiştir. Yani bilinçaltı mesajların etkili olabilmesi için, bilinçaltına verilen cümlenin kişinin o anki durumuna özgü olması gerekmektedir (Silverman, 1976).
Diğer önemli bir çalışmada, alkoliklerin bilinçaltı mesaj olarak “anne ve ben biriz” cümlesi gösterildiğinde, kontrol grubuna göre anlamlı olarak alkol tüketimlerinde azalma gözlemlenmiştir. Bu şekilde bilinçaltı mesajlarla, alkol ve madde bağımlılığı azaltılabilir, akademik performans artırılabilir ya da bir bireyin patolojik düşüncelerinde azalma sağlanabilir (Silverman & Weinberger, 1985).
Sonuç ve Tartışma
Bu çalışmada sinemada ya da reklamlarda bilinçaltına verilen mesajların 25. Kare ya da diğer görsel teknikler kullanılarak hafızalara nasıl işlendiği ve toplumların kontrol edilmesine dair örnekler verilmiştir. Bu sübliminal mesajlar, insan psikolojisinde bilinçaltı zihin ve bilinç gibi kavramların gerçekliği sonucu yapılan araştırmalarla, kapital düzende şirketlerin varlığını devam ettirmesine, satışlarını artırmasına ve en önemlisi bazı cinsel içerikli mesajlarla toplumsal bir düzen yaratmaya yöneliktir. Bu şekilde küçük yaşlardan itibaren beyinlere işlenen açlık, cinsellik gibi insan öğeleri kullanılarak, toplumlar yönlendirilmeye çalışılmıştır. Bunların daha ileri boyutlarını gösteren, Amerika’nın Irak işgali sırasında kullandığı, bilinçaltına sessiz bir şekilde mesaj gönderme tekniği gerçekten toplumların kaderini değiştirebilmektedir. Bu şekilde, toplumların yenilgiyi ve korkuyu bilinçaltına işleyip, direnmeleri ya da savaşmaları engellenmekte ve bilimsel yollarla istenilen hedefler gerçekleştirilmektedir.
Bilinçaltının yaşamdaki sesleri, görüntüyü ve kokuları dahi kaydedebilecek güçte olması özelliğinden faydalanılarak yapılan bu teknikler sayesinde, şiddet, cinsellik ve olumsuz propagandalar beynimize işlenmektedir. Bu bağlamda, toplumların kültür ve geleneklerine uygun kendi ürettikleri çizgi filmleri yapması, çocuklara zekalarını geliştiren ve onların topluma faydalı bireyler olmasını sağlayacak eğitici programların yapılması bu tür bilinçaltı tekniklerinden korunmanın bir alternatif yolu olarak düşünülebilir. Aynı şekilde, yayınların denetlendiği üst kurumlar, bilinçaltı tekniklerinin kullanıldığı durumlarda, etik ve ahlaki açıdan hukuki süreçleri başlatabilmelidir. Sonuç olarak, bu şekilde hayatımızı yön veren bu bilinçaltı mesajlara karşı kendimizi eğiterek, tüketim çılgınlığına son verebiliriz. Reklamların, ihtiyacımız olduğundan fazlasını tüketmeye yönelik amaçlarında araç olmayarak, bilinçli aileler ve bilinçli toplumlar olabiliriz.
Bilinçaltı mesajlar düşünüldüğünde, onlara sadece olumsuz yönden bakılmamalıdır. Mesela, sigara ve alkol bağımlılığı gibi zararlı madde bağımlılıklarının azaltılması ya da kişisel başarının artırılmasında da bilinçaltı mesajlar kullanılabilir. Bu bağlamda, toplumların iyi bir eğitim ve bilinç düzeyinde olması, bilinçaltı mesajların psikolojide kullanım alanları göz önüne alındığında, bilinçaltı mesajlardan ötürü oluşabilecek zararlı etkileri azaltabilmek adına önemlidir. Sonuçta hepimizin hemen hemen her gün maruz kaldığı televizyon, reklamlar ve medya düşünüldüğünde, bu kadar önemli bir olgu olan insan zihnini yönlendirme bu kadar basit olmalıdır. Bu açıdan yasalar ve yapılacak düzenlemeler önem arz eder.
İleri Okuma: Propaganda, Medya ve Kitleler
Kaynaklar
Kırdar, Y. (2012). Mysticism in Subliminal Advertising. JAMMO ISSN 2146-3328, 4(15), 222-239.
Murphy, J. (2012). The power of your subconscious mind: Courier Corporation.
Sağlam, M. (1997). Beynin Kimliği. İstanbul: Denge Yayınları.
Silverman, L. H. (1976). Psychoanalytic theory:” The reports of my death are greatly exaggerated.”. American Psychologist, 31(9), 621.
Silverman, L. H., & Weinberger, J. (1985). Mommy and I are one: Implications for psychotherapy. American Psychologist, 40(12), 1296.
İlk yorum yapan olun