Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB)
DSM V tanı kriterine göre yaygın anksiyete bozukluğunda (YAB) belirtilen durumlar gerçekleşir: (1) Çeşitli durum, olay ve aktiviteler esnasında aşırı derecede tekrarlayan anksiyete ve endişe oluşması gerekir. Bu aşırı endişelenme durumu, gerçekte endişe getirmeyecek ve risk taşımayan durumlarda bile aşırıdır. Bu durum tipik olarak endişe içeren duruma yüksek ölçüde zaman harcamayı içerir (Association, 2013). Yetişkinlerde özellikle iş performansı üzerine, ekonomik durumlara, aile üyelerine ya da günlük yaşam durumlarına karşı oluşan endişeyi kapsar. (2) Bu endişe durumu kontrol edilemez boyut almış olmaktadır ve bu endişeler bir konudan diğerine geçer. (3) Anksiyete ve endişe durumu belirtilen fiziksel ya da kognitif semptomların en az üçüni içermelidir: sinirlilik ve huzursuzluk, kolay yorulma, konsantrasyon, eksikliği, ağrı düzeyinde artış (kas vb), uyku düzeninde bozulma (özellikle insomnia). DSM-V, bu semptomların YAB’a özgün olabilmesi için başka bir medikal durumla ve madde kullanımıyla ilişkilendirilmemiş olmasını ifade eder (Association, 2013). Bu endişe, anksiyete ya da ilişkilendirilmiş semptomlar özellikle diğer bireylerle ilişkileri ya da bireyin yaşamını olumsuz yönde etkileyebileceği için genel anksiyete bozukluğu tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlıktır. Daha önce yapılan bir çalışmada, YAB’ın 12 aylık yaygınlığı %3.1 iken, yaşam boyu yaygınlığı %5.1 olarak bulunmuştur (Wittchen, Zhao, Kessler, & Eaton, 1994). Bu veri YAB’ın panik bozukluktan daha fazla görüldüğünü ve yaygın bir anksiyete bozukluğu olduğu için önlem alınması gerekliliğini belirtir.
YAB Demografi ve Risk Faktörleri
YAB kadınlarda erkeklere oranla 2 kat daha fazla gözlemlenmektedir (Wittchen et al., 1994). Yaş grubu olarak da 25-30 yaş arasında yaygınlık en fazladır (Wittchen et al., 1994). Risk faktörleri arasında tıpkı panik bozukluktaki gibi YAB’da da evlilik faktörü için dul, ayrılmış ve boşanmış ve aynı zamanda işsiz bireylerde, bu hastalığa yakalanma riski daha fazladır. Aynı zamanda YAB’a yakalanma oranı düşük sosyo-ekonomik statülü bireyler ve çocukluk travması yaşamış bireylerde daha fazladır. YAB’lı hastalar diğer mental ve fiziksel sağlık durumlarına yakalanma için daha fazla risk durumlarına sahiptir (Moreno-Peral et al., 2014). İkizlerle yapılan bir çalışmada, YAB için orta düzeyde genetik risk (%15 ile %20 arasında kalıtsallık ile) tespit edilmiştir (Hettema, Prescott, Myers, Neale, & Kendler, 2005).
YAB Tedavi Yöntemleri
Randomize ve kontröllü klinik çalışmalarda, YAB için psikoteröpatik teknikler değerlendirilmiştir. YAB’ı tedavi etmek için en etkili yöntemin bilişsel-davranışsal terapi olduğu ve YAB’a sahip olan bireylerde öncelikle bu psikoterapi yönteminden yararlanılması gerektiği bir çalışmada vurgulanmıştır (Cuijpers et al., 2014). Bilişsel-davranışsal terapi, YAB’lı bireylerde endişelerinin gereksiz olduğunu, endişelerine yol açan sebepleri anlamalarını ve rahatlamalarını sağlayarak, YAB semptomlarından uzaklaştırır. Cuijpers et al. (2014) yaptığı çalışmada her birey için haftalık ve 60 dakika süren bilişsel-davranışsal terapi, 8-12 hafta arası gruba bağlı terapi, bilgisayar yardımlı terapilerle ve kırsal bölgelerdeki hastalar için de telefon aracılığıyla terapileri gerçekleştirmiştir. Çalışmanın sonuçlarına göre, bilişsel-davranışsal terapi YAB’ta kontrol grubundaki standart tedavilere göre oldukça etkilidir. Buna ek olarak, ilaç tedavisinin de YAB’ta etkili olduğu gösterilmektedir. Ancak çocuk ve adolesanlarda (Mohatt, Bennett, & Walkup, 2014) ve aynı zamanda yaşlı yetişkinlerde (Wetherell et al., 2013) ilaç ile kombine edilmiş bilişsel-davranışsal terapinin etkililiğine dair kanıtlar bulunmaktadır. Ancak Wetherell et al. (2013) öncelik olarak bilişsel-davranışsal terapi ve daha sonra tedaviye farmakoterapi eklenmesini uygun olarak görmektedir.
Yaygın Anksiyete Bozukluğunda Komorbidite
YAB’ta yaşam boyu komorbidite çok yüksektir (%90.4) (Wittchen et al., 1994). En çok gözlemlenen komorbiditeler mani (%10.5), majör depresyon (%62.4) ve distimik bozukluktur (%39.5). Anksiyete bozuklukları ile komorbiditesine bakıldığında ise en çok panik bozukluk (%23.5), agorafobi (%25.7) ve sosyal fobi (%34.4)’ye YAB’ın eşlik ettiği gözlemlenmektedir (Wittchen et al., 1994).
Kaynaklar
Association, A. P. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (DSM-5®). American Psychiatric Pub.
Cuijpers, P., Sijbrandij, M., Koole, S., Huibers, M., Berking, M., & Andersson, G. (2014). Psychological treatment of generalized anxiety disorder: a meta-analysis. Clinical Psychology Review, 34(2), 130–140.
Hettema, J. M., Prescott, C. A., Myers, J. M., Neale, M. C., & Kendler, K. S. (2005). The structure of genetic and environmental risk factors for anxiety disorders in men and women. Archives of General Psychiatry, 62(2), 182–189.
Mohatt, J., Bennett, S. M., & Walkup, J. T. (2014). Treatment of separation, generalized, and social anxiety disorders in youths. American Journal of Psychiatry, 171(7), 741–748.
Moreno-Peral, P., Conejo-Cerón, S., Motrico, E., Rodríguez-Morejón, A., Fernández, A., García-Campayo, J., … Bellón, J. Á. (2014). Risk factors for the onset of panic and generalised anxiety disorders in the general adult population: a systematic review of cohort studies. Journal of Affective Disorders, 168, 337–348.
Wetherell, J. L., Petkus, A. J., White, K. S., Nguyen, H., Kornblith, S., Andreescu, C., … Lenze, E. J. (2013). Antidepressant medication augmented with cognitive-behavioral therapy for generalized anxiety disorder in older adults. American Journal of Psychiatry, 170(7), 782–789.
Wittchen, H.-U., Zhao, S., Kessler, R. C., & Eaton, W. W. (1994). DSM-III-R generalized anxiety disorder in the National Comorbidity Survey. Archives of General Psychiatry, 51(5), 355–364.
İlk yorum yapan olun