Albert Ellis, Akılcı Duygusal Davranışçı Terapi (ADDT) kuramında insanlarda oluşan psikopatolojinin insanların akılcı olmayan inançlarından kaynaklandığını söyler. Öne sürdüğü ABC kişilik modelini şu şekilde açıklamaktadır: A noktasındaki bir durum kişiyi rahatsız etmektedir, B noktasındaki durum A durumuna dair inançları kapsar, C ise sonuçtur. Eğer A noktasındaki rahatsız edici durum akılcı olmayan bir inançtan dolayı ise, C noktasındaki kişide kaygı, depresyon gibi psikopatolojik bir durum gelişir. Terapilerde B noktasındaki durumda A ile ilişkili olan akılcı olmayan inançlar, akılcı olan inançlar ile değiştirilebilirse sonuçta görülen psikopatolojik durumda iyileşme kaydedilebilecektir.
Ellis’e göre psikopatolojiye neden olan 12 temel inanç aşağıda verilmiştir:
- Herkes tarafından sevilip onaylanmalıyım düşüncesi;
- Tamamen kusursuz olarak hata yapmama düşüncesi;
- Ayıplanacak şeyler yapan suçlu bireyleri cezalandırmak gerekliliği düşüncesi;
- Olayların istenilen biçimde gitmediği durumlarda yaşamın felakete dönüşeceği düşüncesi;
- Duyguları kontrol etmek için pek fazla becerimiz olmadığı inancı;
- Tehlikeli ve korkutucu görünen bir durumda zihnimizi sürekli bununla meşgul etme düşüncesi ve rahatsızlık duyma hissi;
- Yaşamın zorluklarını üstlenmekten kaçınma düşüncesi;
- Geçmişimizdeki yaşamımızı etkileyen önemli olayların bugünkü yaşamımızı ve duygu ve davranışlarımızı belirlemede etkili olduğu düşüncesi;
- Yaşamın güçlüklerine karşı iyi ve çabuk çözümler üretmememe sonucu bunu çok korkunç ve bir şey olarak görme düşüncesi;
- Hareketsiz ve pasif bir biçimde durarak kendini bir şeye adamadan zaman harcayarak mutlu olma düşüncesi;
- Son derece düzenli olmalıyım ve rahat olmamalıyım düşüncesi;
- Bir insanın kendine değer verme ve kendini kabullenme olgusunu insanların onu onaylama düzeyi ve kendi performansına bağlama düşüncesidir.
Bu irrasyonel inançlar, talepkarlık, felaketleştirme, engellenmeye toleransın olmaması ve aşırı genelleme yüzünden olabilir. DDT’de ilk aşamada genelde kişi sorunlarını açıklar, duygusal sorumluluğu üzerine alır ve bunları değiştirmek için isteği vardır. Terapist danışanı koşulsuz olarak kabul eder. Bu metotta bireyin psikolojik rahatsızlığı karşılaştığı engellerden ziyade, mental olarak yaşadığı akılcı olmayan inançlardır. Birey bu akılcı olmayan ilaçları yineleyerek kendi içinde sürdürür. Ancak birey bu inançlarla mücadele edebildiği sürece, psiokopatoloji düzelip birey sağlıklı bir yaşama kavuşabilir. Bilişsel davranışçı terapi örneği olan ADDT, psikolojik rahatsızlıklardan bireyin kurtulmasına sebep olurken aynı zamanda esnekliği, hoşgörüyü ve kişinin kendisini kabul etmesini sağlayan bir yaklaşımı içinde barındırır.
Albert Ellis’in ADDT kuramı düşünce ve duygunun iki farklı süreç olmadığıdır. Ellis bunların iç içe bir süreç olduğunu vurgular. Ellis ortaya koyduğu kuramla psikolojik problemlerin bireylerin içinden geldiğini söyler. Çünkü akılcı olmayan mantık dışı olgular bireylerin içindedir. İç dünyalarında yaşadıkları bu sorunların neden olduğu psikopatolojik sorunlar bireylerde kaygı, stres, depresyon gibi düşünce problemlerine sebep olabilir. Ellis’e göre akılcı-duygusal yaklaşımda duygu ile düşünce arasındaki ilişkinin anlaşılmasına yardımcı olunmuş olur ve terapi sürecinde yaşananlar açığa kavuşturularak duygusal problemler açığa kavulturulmuş olur.
Yukarıda anlatılan açıdan ABC kişilik modelini irdelediğimizde, ADDT kişiyi rahatsız eden akıl dışı olguları çözerek kişinin daha iyi bir duygu durumuna ulaşmasını sağlar. ADDT’de danışanın kendi mantıksızlıklarının bilincine varmasıyla akılcı görüşler gelişmesi sağlanmaktadır.
Bu açıdan bakıldığında, kişilerde olumsuzluklara sebep olan içsel mantıkdışı olayların çözülmesi, bir anlamda kognitif davranışsal terapi örneği teşkil etmektedir. Böylece kişilerin zihinleri değiştirilerek daha iyi bir psikolojiye ulaşmaları sağlanır (Albert, 1962).
Kaynaklar
Ellis, A. (1962). Reason and emotion in psychotherapy.
İlk yorum yapan olun